geçenlerde İrmik'le Boğaziçi'ndeki mabedimiz güzel sanatlar kulübü'ne gittik
kulübün iftiharı olmuşum da, haberim yokmuş
çok iç geçirdim
sonra iki haftalık bi atölye çalışması düzenlemeye karar verdik
başta bez bebek yapacaktık
ama ben farklı bişey yapmak istedim
herkes kendini yansıtan birer bebek yapacaktı
bi form hazırladım ilk hafta için
ilk hafta dersi, mum ışığında, formdaki sorular üzerinde düşünerek ve konuşarak geçirdik
ikinci hafta, aksiyona geçtik, herkes bitiremedi bebeğini ama, ben sonuçları o kadar sevdim ki!
uzun zamandır yazamadım, ağrılarla başım dertte, yazacak bişe de yok ki zaten
ama şu anda yazmamın sebebi, az önce gördüm, bikaç gün önce dünya engelliler günüymüş
tek şunu söyleyeceğim: başına gelmeden anlayamazsın, lütfen anladığını da iddia etme
bu olay öyle bi olay ki, yani engelli olmak, kişiliğimi alıyo, paramparça ediyo, egomu taşın altına koyup eziyo, eziyo, vücudumdaki bütünlük hissini alıyo
yarım hissediyorum dostum, malesef yarım
evet mutluyum çok şükür ama yarım
yatalak değilim çok şükür ama yarım
psikolojim sağlam şimdilik ama tam değil işte gelgitlerle idare ediyorum
geleceğimin yarısı şimdiden alınmış gibi
günlerimin yarısı boş, boş derken ağrıyla karışık boş
bilmiyorum ki, sen de belki kendini yarım hissetmişsindir, az hissetmişsindir