turistos
- bizim otelin orda 1 milyonlukçu çinliler var, sanırsın Hong Kong
- her yere küçük sticker'lar yapıştırmışlar rengarenk, bizim çilingir hesabı. Gamze'ye 'şurada bi fotoğrafını çekeyim' dedim anlam veremedi, amacım sticker'ları çekmekti
- sofra şarabıyla gazlı suyu karıştırınca meyve suyu gibi oluyo, İspanyolların adetiymiş diyip denedik, güzelmiş baya bu arada
- Bu şaraba 'Tinto de Verano' diyolar, yani yaz şarabı
- turist gibi takılırken pazarı da gezdik, La Rambla'da, pazarın adı BOQUERIA
- coconut'lı meyve suları falan gayet tropik takılmışlardı çok hoşumuza gitti doğrusu
- bu alttaki binanın tepesine modern sanat kondurmuşlar, değişikkk
- dondurmaya GELAT deyola, italyancası gelato, Bizim Algida bunlarda Frigo
- balıklar tıpkı bizim balıklardan, hiç fark yok hahaha
- garip gurup hamur işinin her türlüsü var
- architecture'ın dibine vurmuşlar, Barcelona'nın olayı bu bence
- tekerlekli sandalyeyle gezerken oh ne güzel capon turistos gibi fotoları çektim de çektim
- sonra BORN bölgesindeki daracık sokaklarda da epey gezdik
- bissürü vintage dükkan, 'aha burası bizim Galata' dedim
- şu heykellere bayıldım üstteki
- gelelim şu insan kulelerine
- hatta gelmeyelim, vidyolarını çektim başka bi yazımda size anlatayım ben onları
- bu ateş hep yanıyo, adeta olimpiyat meşalesi gibi, gece gittik yine yanıyo mu diye baktım, yine yanıyodu, yani kandırmıyolarmış bizi, hep yanıyomuş
- Katalunya'nın özgürlüğünü simgeliyo
- 'I love Barcelona' yazan sweat-shirt aldım, çok üşümüştüm, günün anlam ve önemine uysun istedim
- hava hakkaten çok soğuktu, bi güneş bi bulut, bi güneş bi bulut, bi güneş bi bulut...
- Polleria diye tavukçu vardı, Pollo italyancada da tavuk demek, italyanca bilmem baya işe yaradı, çoğu şeyi anlıyorum
- Gamze beni küçük güzel bi restorana götürdü, Gotik bölgesinde bi akşam
- oh yemekler çok güzeldi, öyle turistlerin de pek bilebileceği bi yer diildi hani
- İspanyolların akşam yemeğini gece 10'dan sonra yeme olayına pek alışamadım yahu
- bu üstteki fotoğraf da bizim otelin çok yakınında kahvaltıya gittiğimiz MARTİ cafenin önünde
- Kıvırcık çok tatlı çıktı fotoda
- La Sagra Da Familia katedraline gittik bi de Gaudi'nin eseri
- hala tamamlamaya çalışıyolar inşaat bitmemiş
- saygı duydum
- ve mutlu oldum camlardan süzülen renkli ışıkları görünce
- yazıların arasında kuru kafalar vardı küçük küçük
- fotoğrafların sırası karışmış
- Marti kafenin tabaklarında 'İstanbul' yazıyodu
- hoşumuza gitti
- Sagrada Familia'nın alt katında komünyon töreni vardı
- 'Bana böyle şeylerle gelin' diye içimden geçirdim, mekan birden müzeden yaşayan bi mekana dönüştü
- kulaklıkla her şeyi detaylı dinledik
- tabii ki turist pozumuzu da çektirdik, ihmal etmedik
- metroya da gittik beraber, Barcelona'da da yaşadık , oh
- yazı çok uzun oldu gerisini sonra yazayım artık
- öptüm bay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder