- Zaten ne zamandır yazmıyodum
- ama çok da ayıp oldu artık buraya yazmayacağımı söylememem
- baktım ağrılardan kurtulamıyorum, kafa gidik
- ne seyahat planı yapacak, ne de başka bi şey yapacak enerjim yok
- yani olur gibi oluyo ama sonra tekrar ağrı oluyo
- evet negatif şeyleri yazmak bana da kendimi kötü hissettiriyo
- o yüzden yazmamak en güzeli
- tedaviler, ilaçlar, doktorlar, ilaçlar, ilaçlar, ağrılar, elektrik çakmalar
- daha iyi hissedince yazarım yine.
HAYAT DİYE BİRİSİ
27.07.2014
10.03.2014
Berkin
- mavi yeşil ojeler beni hatırlatıyodu size di mi?
- ben hastanede yatarken,
- ya da kırmızı beyaz çizgili demek çoğu zaman ben demekti
- ya da bi yerden bi lavanta kolonyası kokusu gelse muhtemelen o zor ama umut dolu günleri hatırlarsınız
- beni yaşatan, beni hayatta tutan dualarınızla dolu günleri...
- şimdi başka bi çocuk hastanede yatan
- kaşları birleşmiş bi çizgi olmuş hani
- hani yüzünde güzel bi gülümseme var
- ve çoğumuzun çocukluğundaki gibi evden çıkmış ekmek almaya gidiyo
- top oynuyo bi de sokakta...
- o kadar tanıyoruz onu çoğumuz
- bu kadarını biliyoruz ama, bize bu kadarı da yeter
- o daha bi çocuk ve çok masum
- O KADAR!
- Başta ben de onun her nefesi için dua ediyodum
- Şimdi diyorum ki, belki de gitmesi onun için daha iyi
- Bu beden, bu 16 kilo kalmış yorgun beden daha fazla acı çekmesin
- Ben şimdi onun ruhu huzur bulsun diye dua ediyorum
not: çizimler canımdan çok sevdiğim dostum Neval'in www.nevalergun.com
16.02.2014
yaşlanmak
- hani annanemiz 'yaşlandım artık' derse sussun isteriz ya
- yaşlanmayı algılayamadığımızdan sanırım
- bi de zamanı geri alamama olayı falan
- nası bişey acaba yaşlanmak
- yüzümdeki kırışıklıklar bi günde oluşmadığından
- saç telleri bi günde beyazlamadığından
- kamburumuz bi günde çıkmadığından
- hareketlerimiz bi günde yavaşlamadığından
- azıcık iş yaparak yorulmaya bi günde başlamadığımızdan belki de
- algılayamayız yaşlanmayı
- yaşlandığımızı da farketmeyiz böylece
- alıştıra alıştıra oluyo herşey di mi!
- alıştıra alıştıra düşüncelerimiz olgunlaşırken, kalbimiz her kırıldığında tekrar yapıştırırken
- ben şimdi 31 yaşımda dün akşam Nublu'da, oradaki en yaşlı kişi gibiydim
- politik içerikli bi şarkıda genç bi kızın dans etme çabalarını izlerken,
- 1,5 birayla sarhoş olan çapraz çantalı, kel amca ses ekipmanını düşürmek üzereyken,
- Sesindeki nodüle aldırmadan şarkı söyleyen adam tüm yaz konser vermiş olmanın sarhoşluğuyla sürekli mekanın küçüklüğünden dem vururken...
- yorgunluktan ölüyodum
- bitse de gitsem istiyodum
- 70 yaşındaydım
- bana getirdikleri sandalyede aşağıdan baktığım sırtlar ve aradan gördüğüm klavyecinin elleri
- oysa taşoda konserlerinde saatli binayı aydınlatan ışıkların önünde gölge şov yapalı 10 sene olmadı!
- ne garip ya!
14.02.2014
lunapark
- Dano!
- 15 tatilde ablamla Osman abi İspanya'ya gidince çocuklar ve annem İstanbul'a geldiler
- Dano'ya bi gece yatmadan Orhan Veli okudum
- ertesi gün şiirlerin bazılarını ezberlemişti bile
- en sevdiği 'Aşk Resmigeçidi' imiş
- Orhan Veli'nin en sevdiği 3 şeyin kadınlar, deniz ve ağaçlar olduğuna karar verdik
- Ve biz hep beraber lunaparka gittik
- Sanırım biz çocuklardan daha çok eğlendik
- Benim güzel ailem!!!
- Babam fotoğraflarda hiç gülmezdi
- ama kuzenimin facebook'ta paylaştığı bu fotoğrafta aynı ben :)
- babamı çok özlüyorum
- Bi gün Emir abileri bikaç şarkı dinletti çocuklara
- Bikaç gün sonra Damla hadi 'push the tempo'yu dinleyelim dedi
- nası bi hafıza!
- Ben parasızlıktan, daha doğrusu kazandığım azcık parayı sağlık giderlerime harcadığımdan seyahat planı yapamıyorum
- seyahat planı yapamayınca da, buraya yazasım gelmiyo
- ama ilk fırsatta tedavi için Almanya'ya gitmek istiyorum
- olucak işallah
9.01.2014
Ocak/Bodrum
- kapı açık
- güneş pencereden yüzüme vuruyo
- bahçeden kuş sesleri geliyo
- şuanda kimbilir kaç kişi halime imreniyo!
- ohhhhhhh, derin bi oh
- ve şükür
- ben beyaz yakalı olmaya ramak kala o gömleği giymeyenlerdenim
- korka korka seçtim bu yolu
- ama keyfim yerinde
- iki senedir gittiğim doktorlar hakkında bi yazı yazıyorum
- ama çok yanlı bi yazı olacak biliyorum
- belki de bu doktorlarım ben öyle söylemedim, şöyle söyledim diyecekler
- ben nası anladıysam dediklerini öylece yazacağım...
- güzel Bodrum'dan selam!!!
7.12.2013
güzel sanatlar kulübü
- geçenlerde İrmik'le Boğaziçi'ndeki mabedimiz güzel sanatlar kulübü'ne gittik
- kulübün iftiharı olmuşum da, haberim yokmuş
- çok iç geçirdim
- sonra iki haftalık bi atölye çalışması düzenlemeye karar verdik
- başta bez bebek yapacaktık
- ama ben farklı bişey yapmak istedim
- herkes kendini yansıtan birer bebek yapacaktı
- bi form hazırladım ilk hafta için
- ilk hafta dersi, mum ışığında, formdaki sorular üzerinde düşünerek ve konuşarak geçirdik
- ikinci hafta, aksiyona geçtik, herkes bitiremedi bebeğini ama, ben sonuçları o kadar sevdim ki!
- uzun zamandır yazamadım, ağrılarla başım dertte, yazacak bişe de yok ki zaten
- ama şu anda yazmamın sebebi, az önce gördüm, bikaç gün önce dünya engelliler günüymüş
- tek şunu söyleyeceğim: başına gelmeden anlayamazsın, lütfen anladığını da iddia etme
- bu olay öyle bi olay ki, yani engelli olmak, kişiliğimi alıyo, paramparça ediyo, egomu taşın altına koyup eziyo, eziyo, vücudumdaki bütünlük hissini alıyo
- yarım hissediyorum dostum, malesef yarım
- evet mutluyum çok şükür ama yarım
- yatalak değilim çok şükür ama yarım
- psikolojim sağlam şimdilik ama tam değil işte gelgitlerle idare ediyorum
- geleceğimin yarısı şimdiden alınmış gibi
- günlerimin yarısı boş, boş derken ağrıyla karışık boş
- bilmiyorum ki, sen de belki kendini yarım hissetmişsindir, az hissetmişsindir
- üzüntüden bitkin düşmüşsündür, yalnızlıktan patlamışsındır
- hasta, aç sersefil ortada kalmışsındır
- huzurun kaçmıştır...
- düşünsene, daha ne olduğunu anlamadan o his kaybolup gitmiş, yine kendine gelmişsin
- ama engelli olunca kendine gelemiyosun işte,ben engelli olunca, bi aydır yazmadığım bloguma bunu yazmak istedim
- ve şu anda ağrı dizime çivi çakıyo
- ama şu var, destek olmak önemli, hissettirmeden ama...
- ve üzülün tabii benim için, ya da benim gibiler için ben de üzülüyorum zaman zaman, ama gözümün içine sokmadan yapın bunu
1.11.2013
yolculuk
- İrem'le biz zaman zaman Eminönü'ne gideriz
- bu kez epey yorulduk, yani ben yoruldum, aslında her zamankinin 4te biri yol kat ettik
- Beyazıt kapısından girdik Kapalıçarşı'ya
- Parfümeri Sara Berkel'i gördük
- Sonra ben İrmik'in koluna girdim, taaa Mercan çıkışına kadar yürüdük çarşının içinden
- aklımdaki yeni fikirlere, yeni malzemeler bulmak için önce dericileri dolaştık
- küçük hanların içinde çalışan zanaatkarlar gördüm
- 'kolay gelsin ustalar' dedik
- sonra İrmik beni damgacıya götürdü
- aslında onlara 'pantograf' dendiğini öğrendik
- hazırlayacağım ürünler için bir de damga yaptırdık, of çok güzel oldu
- burası pantografçı işte
- tekrar bi atölyem olsun çok istiyorum
- yani ev olmasın, atölye olsun
- ama yalnız olmayayım, farklı işlerle uğraşan dostlarım olsun, tıpkı Boğaziçi'nde okurkenki güzel sanatlar kulübü gibi
- ne diyodum, çıktık sonra oradan
- Mercan'dan aşağı yürümeye başladık
- bu balıkçı çizmesini görünce aklıma Emir geldi, klipte falan giyer miydi?
- sonra mankencilerden geçtik
- Eminönü ne garip, herşey var...
- Sirkeci'de kimyacıların orada bi ev yemekçisi açılmış, İrmik götürdü beni
- yemekler bizim Hırvat lokantası kadar olmasa da, fena değildi
- Arnavut kaldırımlarında ayaklarımın fotoğrafını çektim
- bacağım kopmadığı, beni bırakmadığı için bi kez daha şükrettim
- gözlüğümü değiştiresim var dedim İrem'e
- Doğubank'ın orada bi hana götürdü İrm beni, eskilerden kalma gözlükler olan bi dükkana gittik
- benim beğendiğim bu Persol marka gözlüklerden üsttekine 300, alttakine eski olduğu için 500 dedi amca
- slmsktsn vazgeçtim, çünkü yeterince beğenmedim
- ben yorgunluktan ölürken Sirkeci'den tramvaya binemedik
- o kalabalıkta yeteri kadar oturacak yer olmadığından biz ayakta beklerken 3 tane tramvay dolu geçti
- İrem'in de gazıyla vapur iskelesine yürüyebildim
- taaa Galata Köprüsü'nün oraya
- Üsküdar vapuruna binerken İrm'le vedalaştık
- vapurda malesef içeride otruamadım, tek başıma basamağı çıkamadım, merdiven çıkamadım, vapur sallanıyodu
- halatların üstünde cambazlık yapa yapa dışarıda oturabildim
- şehri seyretmek çok güzeldi
- ama ben çok stresliydim
- hem de yorgundum, vapura binmeye çalışırken korkmuştum da
- bi oh çekemeden geldik Üsküdar'a
- vapurdan inmek, o güruhla yürümek yüreğimi ağzıma getirdi
- indikten sonra da karşıma sürekli basamaklar, engeller çıktı
- kadıncağızın biri halime acıdı, kolumdan tuttu sağolsun
- eve geldiğimde yürüdüğüm yollar bacağımın hissetmediğim bi yerinde bi yara açmıştı
- bi kaç gün ağrı çektim
- ama olsun, pişman değilim
- malzemeler yavaş yavaş hazırlanıyo
- yeni projem beni heyecanlandırıyo
- bazen yolculuk yapmak iyi geliyo
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)